Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Türkiye, insani yardımlarda millî gelire oranda dünyanın bir numaralı ülkesidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cenevre’de Küresel Mülteci Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin uluslararası toplum adına dokuz yıldır taşıdığı sorumluluğu, diğer ülkeler paylaşmakla mükelleftir. Mültecileri kendi topraklarında tutacak, ülkemizde olanları da tekrar vatanlarına döndürecek formüllerin devreye alınması gerekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsviçre ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Küresel Mülteci Forumu’na eş başkan olarak katıldı.

Forumda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası toplumun geçmişte emsaline az rastlanır bir göç kriziyle karşı karşıya bulunduğuna işaret ederek, bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci bulunduğunu açıkladı.

“TÜRKİYE’YE SIĞINAN HİÇ KİMSEYİ GERİ GÖNDERMEDİK”

Mülteci sorunu diye genelleştirilen meselenin arka planında büyük bir dram, acı bir hikâye bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 7 sene içinde çoğu kadın ve çocuk 20 bin insanın, Akdeniz’de azgın dalgalarının kurbanı olduğunu, Sahra Çölü’nün cehennem sıcağında binlerce masumun hayatını kaybettiğini anlattı.

“Sahile vuran minik çocuk cesetleri, bu sorunun artık daha fazla görmezden gelinemeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bunları çatışmaların ve düzensiz göç hareketlerinin uzağında bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan bir ülkenin Devlet Başkanı olarak ifade ediyorum. Türkiye, aynı zamanda insani yardımlarda millî gelire oranda dünyanın bir numaralı ülkesidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Forum’un mülteci ve göç krizinin insani bir bakış açısıyla yeniden ele alınmasına vesile olmasını dileyerek, Küresel Mülteci Forumu’nun tüm mazlumlara umut olmasını temenni etti.

Türkiye’nin, düzensiz göç ve mülteci akınlarının yükünü dünyada en ağır hisseden ülkelerin başında geldiğini ve şu anda 3,7 milyonu Suriyeli olmak üzere, 5 milyona yakın yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yaptığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, imkânları Türkiye’den katbekat fazla ülkelerin mültecilere onlarla ifade edilen kotalar koyduğunu, Türkiye’ye sığınan hiç kimseyi geri göndermediklerini söyledi.

“VATANDAŞLARIMIZA HANGİ İMKÂNLARI SAĞLIYORSAK, ÜLKEMİZE SIĞINANLARA DA AYNISINI SAĞLIYORUZ”

“Devlet olarak vatandaşlarımıza hangi imkânları sağlıyorsak, ülkemize sığınanlara da aynısını sağlıyoruz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, varil bombalarından kaçanlara kapıyı kapatamayacaklarını, çünkü onların birer insan olduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de eğitim çağındaki bir milyon Suriyeli çocuğun, 685 binine okul imkânı sağlandığını, Suriyeli çocukların okullaşma oranını, 5 yılda yüzde 30’dan yüzde 63’e çıkardıklarını, 34 bin Suriyelinin Türkiye’de lisans ve lisansüstü eğitiminin önünü açtıklarını anlatarak, şu bilgileri paylaştı: “Dünya genelinde mültecilerin yükseköğretime erişim oranı yüzde bir iken, Türkiye’de bu oran yüzde altıdır. Bugüne kadar 21 bin 300 Suriyeliye yükseköğrenim ve Türkçe dil bursu verdik. Suriyeli ve diğer göçmen çocukların evlatlarımızla beraber aynı sınıflarda eğitim almasını temin ettik. Sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak amacıyla Suriyelilerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde Göçmen Sağlığı Merkezleri inşa ettik. Bu Merkezlerde 678 Suriyeli hekim ile 954 Suriyeli ebe ve hemşire görev yapıyor. Son 8 yılda ülkemizde 516 bin civarında Suriyeli bebek dünyaya gelmiştir. Bu bebeklerin de her türlü sağlık imkânından faydalanmasını temin ettik.”

“SURİYELİLERE İNSANİ YARDIM FAALİYETLERİMİZ ARALIKSIZ DEVAM EDİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyelilere yönelik entegrasyon faaliyetlerimiz de her alanda devam ediyor. Halkımızın ve mültecilerin biraraya gelerek birbirlerini yakından tanımaları için, özellikle Suriyeli nüfusun yoğun olduğu illerimizde, sosyal ve kültürel etkinlikler icra ediyoruz. Küresel Mutabakatın dört temel hedefinden biri olan mültecilerin kendi kendilerine yetebilmeleri için farklı projeleri devreye aldık. Suriyelilerin çalışma izni almalarının yasal zeminini hazırladık. Ayrıca, Suriyelileri istihdam eden işverenlerin çalışma izin harçlarının düşürülmesi gibi yöntemlerle Suriyelilerin istihdamını teşvik ediyoruz. Her ilimizde mültecilere yönelik dil ve meslek edindirme kursları açtık. Bugün ülkemizdeki birçok Suriyeli artık kendi ayaklarının üzerinde durabilir konuma geldi. Suriyelilere insani yardım faaliyetlerimiz ise aralıksız devam ediyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler kriterlerine göre Türkiye’nin şu an itibariyle mülteciler için yaptığı harcamanın 40 milyar doları aştığını dile getirerek, aynı dönemde Türkiye’ye dışarından gelen yardımların son derece kısıtlı olduğunu, Avrupa Birliği’nin söz verdiği 3+3 milyar Avro’yu bile tam olarak vermediğini söyledi.

Birlemiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne, Türkiye ile sergiledikleri dayanışma için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi’nin daima Türkiye’ye destek olarak, meseleye sahip çıktıklarını vurguladı.

“MÜLTECİ MESELESİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMÜ, KÜRESEL DÜZEYDE ATILACAK ADIMLARA BAĞLIDIR”

“Mülteci meselesinin, bizim gibi bu insanlara layıkıyla ev sahipliği yapan birkaç ülkenin çabalarıyla önlenemeyeceği açıktır” uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Vicdanları yaralayan bu sorunun sürdürülebilir şekilde çözülmesi, ancak küresel düzeyde atılacak adımlara bağlıdır. Küresel sahiplenme konusunda hâlen arzu edilen seviyenin çok uzağında olduğumuzu görüyoruz. Geçtiğimiz yıl kabul edilen Küresel Mülteci Mutabakatı’nın uygulanmasına önem veriyoruz. Küresel Mülteci Forumu’nun, Mutabakat hükümlerinin hayata geçirilmesi sürecinde önemli bir adım olmasını temenni ediyorum. Öte yandan Suriye kaynaklı göç probleminin tek çözüm yolu, mültecilerin bizim sınırlarımız içinde tutulması olarak görülemez. Türkiye’nin uluslararası toplum adına dokuz yıldır tek başına taşıdığı bu sorumluluğu diğer ülkeler paylaşmakla mükelleftir. Mültecileri kendi topraklarında tutacak, ülkemiz de olanları da tekrar vatanlarına döndürecek formüllerin devreye alınması gerekiyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de kalıcı istikrar ve normalleşmenin tesisinde geri dönüşlerin en az terörle mücadele kadar önemli olduğunun altını çizerek, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge tesis edilmesi projesini görüştüğü tüm devlet ve hükûmet başkanlarına ilettiğini, hepsinin de “gayet güzel” dediklerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz ‘destek verin, bakın plan hazır, projeler hazır ve bunu bir an önce yapalım’ dediğimizde, dünyanın devleri, parası en çok olanlar sadece bize gülücük atıyorlar, destek vermeye gelince destek ne yazık ki yok. Bakın şu anda Afganistan’dan, İran üzerinden gelip Yunanistan’a, Avrupa’ya gidenler var. Ne yapıyoruz? Mecburen onları tekrar alıp tekrar Afganistan’a göndermek durumunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.

Afganistan’dan Pakistan’a giden mülteci sayısının çok yüksek olduğuna ve Myanmar-Arakan sorunu bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunlara insana sahip çıkan, insan diye bir derdi olan bütün ülkelerin destek vermesi gerektiğini söyledi.

“SURİYE KAYNAKLI DÜZENSİZ GÖÇ MESELESİNE SADECE GÜVENLİK VE ÇIKAR PENCERESİNDEN BAKILMAMALI”

“Birçok Batılı dostumuz Suriye kaynaklı düzensiz göç meselesine sadece güvenlik ve çıkar penceresinden bakmayı tercih etti” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dikenli tel örgülerin Avrupa’yı mülteci akınından koruyacağı gibi son derece yanlış bir düşünceye prim verildi. Hatta çözüm yolu olarak Akdeniz’deki mülteci botlarının batırılması dâhil ileride utançla hatırlanacak önerilerle karşılaştık. Ve bu botları şişleyerek batırdılar ve o insanları Akdeniz’in sularına gömdüler. Irkçı partiler başta olmak üzere kimi siyasetçilerin mülteci düşmanlığı üzerinden oy yarışına girdiğini gördük. DEAŞ terörü bahanesiyle Suriye topraklarından sınır illerimize saldıran, kan döken, Suriye’de etnik temizlik yapan terör örgütlerine destek verildi. Suriye’de 9 yıldır yaşanan insanlık dramını Halep’teki şu duvar yazısı çok net anlatmaktadır: ‘Suriye’de ölen çocuklardan kan yerine petrol aksaydı, dünya anında müdahale ederdi.’ Evet, petrol kuyularını koruma uğruna harcanan çabaların hiç biri canını kurtarmak için varil bombalarından kaçan çocuklara harcanmamıştır. Bu müessif tablo karşısında uluslararası toplumdan arzu ettiğimiz desteği göremeyince biz de başımızın çaresine bakmak zorunda kaldık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin önce Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı, ardından da Barış Pınarı Harekâtı ile Suriye ve Irak sınırını DEAŞ, YPG-PKK terör örgütlerinden temizlediğini anlatarak, “Diyorum ki; o petrol kuyularında bulunan petrolü gelin beraber çıkaralım. Ondan sonra o terör bölgesine şu projeleri uygulayarak şu anda mülteci hâlinde olan bu insanları o yaptığımız evlere, okullara, hastanelere barınmaları için oraya yerleştirelim. Ama buna yanaşmıyorlar, çünkü petrol onlara daha çok lazım” diye konuştu.

“GÜVENLİ BÖLGELERE 371 BİN SURİYELİ GÖNÜLLÜ OLARAK GERİ DÖNDÜ”

Suriyeli mültecilerin gönüllü ve güvenli olarak kendi evlerine dönüşlerinden kimlerin, hangi güçlerin rahatsız olduğunu bildiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Filistinli mültecileri vatan hasretine mahkûm edenlerin aynı zulmü, aynı senaryoyu Suriye de tekrarlanmasına izin verilmemelidir. Şu anda Filistinli mülteciler nerede yaşıyor? Ürdün’de yaşıyor, Lübnan’da yaşıyor. Peki, Filistinli mültecilere yönelik herhangi bir şey var mı? Tam aksine, tam aksine onların diğer kalan yerlerini de nasıl işgal ederiz, bunun hesaplarını yapanlar var. Ülkemizin güvenli hâle getirdiği bölgelere şimdiye kadar 371 bin Suriyeli gönüllü olarak geri döndü. Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu’nda gündeme getirdiğim projeyi hayata geçirebilirsek bu sayının ilk etapta bir milyonu bulacağına inanıyorum. Sayın Genel Sekreter ve Yüksek Komiserle de paylaştığım projemizi sizlerin desteği ve katkısıyla gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz. Bu amaçla önümüzdeki dönemde bir donörler konferansı düzenlemeyi arzu ediyoruz. Birleşmiş Milletler’in bu konuda önayak olmasına önem veriyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteci krizine kalıcı çözümlerden birinin de mültecilere üçüncü ülkelerde hayatlarını devam ettirme imkânı sağlanması olduğunu ifade ederek, mülteciler için üçüncü ülkelere yeniden yerleştirme kotalarının çok düşük düzeyde olduğunu, mültecilerin yüzleştiği sorunların ilk sıralarında yabancı düşmanı ve göçmen karşıtı söylemler geldiğini kaydetti.

Her şeyini geride bırakmış insanların dramları üzerinden siyaset yapmanın, toplumdaki önyargıları kaşıyarak siyasi rant peşine düşmenin utanç verici olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistinli mültecilere verilen yardımları keserek onları yokluk ve yoksullukla terbiye etmeye çalışmak da aynı şekilde insanlık dışıdır. Toplumsal huzur ve barışı sağlamak için ayrımcı politikalarla mücadele edilmesi ve mültecilerin toplumla uyumunun teşvik edilmesi, mevcut krizlerin aşılması bakımından önemlidir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15. yüzyılda Engizisyondan kaçan Musevilere sahip çıkan, 3 asır önce tahtımı veririm, tacımı veririm, ama devletime sığınanları vermem diyen bir ecdadın torunları olarak bu konuda elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

seers cmp badge